Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
TDK’de (2022) cinsiyet; ”Bireye üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren yaradılış özelliği; eşey, cinslik, seks.” olarak açıklanmaktadır. Cinsiyet doğuştan gelen bir kavram iken toplumsal cinsiyet eşitsizliği toplumsal değerlerle şekil almaktadır (Coşkun,2019). Yani toplumsal cinsiyeti oluşturan toplumlar ve kültürlerdir. Çocuk doğar doğmaz, aile ve toplum tarafından toplumsal cinsiyete göre yetiştirilmeye başlanır. Doğacak bebeğin cinsiyeti belirlendiği andan itibaren, bebeğe alınacaklar da cinsiyetine göre belirlenmeye başlanır. (Saraç, 2013). Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınlar daha az sağlıklı, daha düşük eğitimli, daha az işgücüne katılan, daha az gelir getiren işlerde çalışan pozisyondadır (Demirgöz Bal, 2014). Ataerkil toplumlarda cinsiyet eşitsizliği daha da ön plana çıkmaktadır.
Toplumsal cinsiyeti içselleştirmemiz aslında çocukluğumuza dayanmaktadır. Örneğin masallarda prenses hep bir yere hapsedilir, uyutulur. Prensi gelene kadar oradan çıkamaz. Yani kurtulmak için prensin kahramanlığına ihtiyacı vardır. Sıradan çocuk masalı olarak görünse de altında çok derin mesajlar vardır aslında. Temelden gelen bir diğer olay da kız çocuklarının baskılandığı kadar erkek çocuklarının yüceltilmesidir. ”Sen kızsın yapamazsın.” ”Kadın kahkaha atar mıymış?” ”O ne öyle kız gibi.” ”Bu saatte kadın kısmı dışarı mı çıkar?” ”Kadınlığını bil!” gibi tabirlere kadınları sürekli maruz bıraktıktan sonra onlardan her şeyi kusursuz yapmalarını beklemek birbiriyle fazlasıyla çelişen durumlar olacaktır. Kadınların erkeklerden daha fazla konuşmasının sebebi de budur. Erkekler toplumda kadınlara nazaran daha çabuk kabul görmekte ve sosyal gücü arkasında daha fazla hissetmektedir. Kadınlar kolay kabul görmediğinden dolayı kendini daha net ifade edebilmek ve toplumun onayını alabilmek için erkeklere kıyasla konuşurken daha fazla kelime kullanmaktadır. (Johnson, 2020). Ülkemizde, ataerkil toplumsal değerler; çocuk ve yaşlı bakımı ile ev işlerinin çoğunu kadına yüklemeyi teşvik etmekte, kadının ev dışında çalışmasına yönelik olumsuz tutumu ise kuvvetlendirmektedir. (Selçuk ve Erdem Tuzlukaya, 2013). Öyle ki toplumca algılanan şudur; kadın ev hanımıdır, erkek ise çalışandır. Fakat durum böyle değildir. Kadının görevi olarak görünen çoğu şeyin ucu aslında erkeğe de dokunmaktadır. Kadının fıtratında köle olmak yoktur ya da kadının tek kariyeri annelik değildir. Aynı zamanda kadın ve erkeğin eşit konuma getirilmesi fıtrata ters de değildir.
Erkek yaşadığında gururla anlatılan şeyleri kadın yaşadığında yüz kızartıcı bir olay olarak gördüğümüz sürece toplumsal cinsiyet bizim için aşılması en zor konulardan birisi olacaktır. Edep kelimesinin kadın bedeni üzerinden yürümediği ve bir şeyleri ”kız gibi” ya da ”erkek gibi” değil de ”insan gibi” yaptığımız yarınlara…
Yazar: Psk. Dan. ve Reh. Öğr. Ceren Eroğlu
Kaynakça
Coşkun, A. (2019). Eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin gelir üzerine etkisi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Erzurum Teknik Üniversitesi.
Demirgöz Bal, M. (2014). Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine genel bakış. Kadın Sağlığı Hemşireliği Dergisi, 1(1), 15-28.
Johnson, Z. (Yönetmen). 100 Humans (Belgesel). Netflix.
Saraç, S. (2013). Çalışma yaşamı ve kadın. L. Gültekin, G. Gül, C. Ertung ve A. Şimşek (Ed.), Toplumsal cinsiyet ve yansımaları. (s. 27- 32) içinde. Atılım Üniversitesi Yayınları.
Selçuk, F.Ü. ve Erdem Tuzlukaya, Ş. (2013). Toplumsal cinsiyet. L. Gültekin, G. Gül, C. Ertung ve A. Şimşek (Ed.), Toplumsal cinsiyet ve yansımaları, (s.4-17) içinde. Atılım Üniversitesi Yayınları.
TDK. (2022). ‘’Cinsiyet nedir?’’. Türk Dil Kurumu Sözlükleri. https://sozluk.gov.tr/ adresinden 27.08.2023 tarihinde alınmıştır.
Resim: https://www.freepik.com/free-vector/concept-woman-man-paygap-gender-inequality-work-place_10108725.htm#query=inequality&position=4&from_view=search&track=sph
Related Posts
HAYALET TİTREŞİM SENDROMU
Teknoloji insanların hayatında büyük kolaylık sağlamış ve günlük işlerimizi...
Travmatik Beyin Hasarlarında GörülenPsikopatolojik Sorunlar
Travmatik beyin hasarları dış bir etken ile meydana gelen, motor becerilerini...
ALEKSİTİMİ
Aleksitimi sözcüğünün kökeni Yunanca’ya dayanmaktadır. Yunanca’dan dilimize...
Cotard Sendromu
Cotard Sendromu yani “yaşayan ölü sendromu”, kişinin kendisinin ya da vücut...