YAŞLILARDA DEPRESYON
Depresyon, yaygın düşüncenin aksine yaşlanmayla birlikte gelişen doğal bir süreç değildir. Bu durum da bazen yaşlılarda depresyonun gözden kaçırılmasına neden olmaktadır. Depresyonun gözden kaçırılmasında etkili olan başka faktörler de vardır. Bunların başında bazı tıbbi rahatsızlıkların ve kullanılan bazı ilaçların depresyona benzer semptomlar oluşturması gelmektedir (Nordhus, 2008).
İlerleyen yaşla birlikte kişilerde depresyonun klinik görünümünde de birtakım değişiklikler görülmektedir. Depresyonun depresif duygudurum, üzgün olmaktan yakınma, kendini suçlu hissetme gibi semptomlarından ziyade ilerleyen yaşlarda daha çok yorgunluk, iştahsızlık, uyku problemleri, ağrı, unutkanlıkla ilgili şikayetler ön plana çıkmaktadır (O’Donoghue, 2011).
Depresyonun bazı sosyodemografik gruplardaki yaşlılarda görülme olasılığı daha yüksektir. Örneğin ilerleyen yaşlardaki kadınlarda erkeklere göre daha çok depresyon görülmekte, 70-75 yaş grubundaki yaşlılarda diğer yaş gruplarına göre ve medeni durumu dul veya boşanmış olan yaşlılarda evli olan yaşlılara göre depresif belirti puanı daha yüksek çıkmaktadır (Özen Çınar ve Kartal, 2008).
Yaşlılardaki depresyonun tedavi edilmesi oldukça önemlidir. Çünkü bu kişiler depresif dönemleri boyunca sosyal hayattan uzaklaşırlar ve yaşam kaliteleri düşer.
Tedavi sürecine girmeden önce depresyon semptomları ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme sonucunda bir ilaç tedavisi uygulanacaksa öncelikle kişinin genel sağlığı hakkında bilgi toplanır ve ilaç almasını engelleyecek bir rahatsızlığının olup olmadığına bakılır. Kişiyle bir psikoterapi sürecine girilecekse özellikle kayıplar, yaklaşan ölüm korkusu, işe yaramazlık gibi konular üzerinde çalışılır. Eğer kişi başlanan tedaviler ışığında olumlu bir gelişim göstermiyorsa tedavinin uygunluğu ve yeterliliği gözden geçirilir. Eğer tedavinin hala uygun olduğu düşünülüyorsa uygun olacağı düşünülen farklı bir psikolojik tedaviye geçilebilir ya da önceki tedaviyle birlikte devam ettirilebilir. Bazı çalışmalarda bu tür durumlarda Elektrokonvülsif Tedavi (EKT) de uygulanmıştır (Eker ve Noyan, 2004).
Tüm bu tedavi süreci boyunca kişinin intihar riski de göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü tedavi edilmeyen depresyon, tüm intiharlarda olduğu gibi depresyonda olan yaşlılarda da oldukça yaygın olarak görülmektedir (Aslan ve Hocaoğlu, 2004). Bu noktada kişiyi yalnız bırakmamalı, mümkünse diğer aile üyelerinin desteği sağlanmalı ve kişinin farklı sosyal etkinliklere katılımını sağlayarak diğer kişilerle olan iletişimi arttırılmalıdır.
Kaynakça
Aslan, M., & Hocaoğlu, Ç. (2004). Yaşlılarda intihar davranışı. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 6(3), 294-309.
Eker, E., & Noyan, A. (2004). Yaşlıda depresyon ve tedavisi. Klinik Psikiyatri Dergisi, 2, 75-83.
Nordhus, I. E. (2008). Manifestations of depression and anxiety in older adults. B. Woods & L. Clare (Eds.). Handbook of the Clinical Psychology of Ageing. (2. Basım) (ss. 97-110). West Sussex, UK: John Wiley & Sons.
O’Donoghue, M. (2011). Depression and ageing: Assessment and intervention (P. Ryan, Ed.). In P. Ryan & B. J. Coughlan (Eds.), Ageing and older adult mental health: Issues and implications for practice (ss. 127–142). Routledge/Taylor & Francis Group.
Özen Çınar, İ., & Kartal, A. (2008). Yaşlılarda depresif belirtiler ve sosyodemografik özellikler ile ilişkisi. TAF Preventive Medicine Bulletin, 7(5), 399-404.
Related Posts
ÖLÜSEVERLİK (NEKROFİLİ)
İnsanların güvenlik, sevgi gibi bazı temel ihtiyaçları vardır. Maslow’un...
Sanal Ortamlar ve YalnızlıkPika
Günümüzde alışveriş yapma, toplantı yapma gibi önceden insanlarla yüz yüze...
DİSSOSİYATİF KİMLİK BOZUKLUĞU
DKB Nedir? Yaygın olarak ‘Çoklu Kişilik Bozukluğu’ olarak bilinen...