WERNİCKE KORSAKOFF SENDROMU
Islak beyin olarak da adlandırılan Wernicke Korsakoff sendromu, 19. Yüzyılda tanımlanan ve B1 vitamini (tiamin) eksikliği sonucu beyindeki bozulmalarla ortaya çıkan nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Bu sendrom, Wernicke ensefalopatisinin ve Korsakoff psikozunun birbiri ile ilişkili sendromlarıdır. İlk kez 1881 yılında Carl Wernicke üç hastaya yaptığı klinik-patoloji gözlem ile nörolojik belirtileri ortaya konmuştur. 1887 yılında ise Sergei Sergeievich Korsakoff bu sendromun psikopatolojik belirtilerini inceleyip ortaya çıkarmıştır.
Wernicke ensefalopatisini incelediğimizde bunun üç temel semptomunu görürüz. Bunlar; istemsiz göz hareketleri (nistagmus), istemli hareketleri koordine edememe (ataksi), amnezi ya da konfüzyondur. Korsakoff psikozuna baktığımızda ise kısa süreli hafıza kaybı, oryantasyon bozukluğu, yeni anı oluşturamama, öğrenmede güçlük, halüsinasyon, görüş bozukluğu ve masallama (konfabülasyon) belirtileri vardır. Bazı bireylerde uzun süreli hafıza kayıpları da görülebilmektedir. Buradaki en önemli detaylardan biri Wernicke ensefalopatisi tedavi edilmez ise geri dönüşümsüz olarak Korsakoff sendromuna geçiş yapmasıdır ve bu iki bozukluk beraber ortaya çıktığında Wernicke Korsakoff sendromu olarak tanımlanır (Cook vs. ark, 1998).
Peki bu hastalık nasıl ortaya çıkar ve ortaya çıktıktan sonra nelerler karşılaşılır? Wernicke Korsakoff sendromunun çoğunlukla ortaya çıkma sebebi alkol kullanımından olmaktadır. Ancak vücutta B1 vitamini alımına engel olan sadece bu değildir. Bunun dışında beslenmenin yetersiz olması ve açlık grevleri, yeme bozuklukları ve buna örnek olarak mide rahatsızlıkları, AIDS, kanser, kusma, böbrek hastalıkları ve obezite cerrahisinin de sonucunda ortaya çıkabilmektedir. Yapılan araştırmalarda bazı bireylerde görülen Wernicke Korsakoff sendromunda oluşan kalıtımsal faktörlerin genetik yatkınlık nedeni ile olabileceği görülmüştür. Ancak genetik yatkınlığın hastalığın görülmesinde hangi rolü oynadığını anlayabilmek için çalışmalara devam edilmesi gerektiği söylenmektedir. 30-70 yaş arasında daha sık rastlanan bu hastalığın, erkeklerde kadınlardan daha çok görüldüğüne de rastlanmıştır (Karayel, Sav, 2004).
Bu sendrom ortaya çıktıktan sonra bireylerin kas gücünde azalma, yürüyüşte değişimler, sosyal olarak etkileşimde zorlanma, beyinde kalıcı hasara yol açması ile başlayan hafıza ve düşünme becerilerinde düşüş görülmektedir. Erken teşhişlerde yapılan tiamin takviyesi ve alkolden uzak durması ile bazı hasarlar tam tersine çevirilebilir. Ancak beyin hasarı başladıktan sonra iyileşme olması pek olası değildir.
Yaşam fonksiyonları etkileyen ve psikolojik problemleri ortaya çıkaran bu hastalıkta erken tedavi önemli bir detaydır. Erken müdaheleye rağmen tamamen iyileşmeyen bireyler, zihinsel bozuklukların ve duygusal bozuklukların tedavisi için psikoterapi ve uzun süreli rehabilitasyondan yararlanmaya, destek almaya ihtiyaç duyabilirler (Özata, 2021).
REFERANS
Cook, C. C. H., Hallwood, P. M., Thomson A. D. (1998). B Vitamin Deficiency and Neuropsychiatric Syndromes in Alcohol Misuse. Alcohol & Alcoholism, 33 (4), 317-336.
Karayel, F., Sav, A. M. (2004). Merkezi Sinir Sistemi Metabolik Hastalıklarındaki Patolojik Bulguların Adli Tıp Açısından Önemi. Türk Ekopatoloji Dergisi, 10 (1-2), 39-42.
Özata, M. (2021). Enerji, Beyin, Diyabet, Bağırsak, Kalp ve Koronavirüs Desteği Tiamin Mucizesi. İstanbul: Efe Akademi.
Related Posts
BİPOLAR BOZUKLUĞU OLAN KİŞİLERİN BAĞLANMA STİLLERİ
Çevrenizde uzun vadede bir dönem çok enerjik bir dönem ise aşırı düzeyde...
Cotard Sendromu
Cotard Sendromu yani “yaşayan ölü sendromu”, kişinin kendisinin ya da vücut...
Duygusal Zekanın Gelişimi
Duygusal zeka kavramı Daniel Goleman’ın 1995 yılında yazdığı ‘Duygusal...
Bipolar Bozukluğun Yaşam Kalitesi Üzerindeki Etkileri
Kişinin erken dönemde bipolar bozukluğa sahip olduğunu öğrenmesi, kişi için çok...